25 Haziran 2013 Salı

Last tango in Milan


Ve neredeyse 1 yıllık Milano hikayesinin sonuna gelmiş bulunuyorum. Nasıl, hangi ara geçti fark etmedim bile. Aslında düşününce yıllar olmuş gibi geliyor buraya ilk geldiğim gün. Bilmem belki de dolu dolu geçtiği için öyledir. Bir sürü yeni arkadaşım oldu,çok anı biriktirdim. Yapabildiğim kadar gezdim,yedim,içtim. Hepsinden de keyif aldım,tadını çıkardım. Daha da önemlisi çok şey öğrendim! İnsanlara,arkadaşlıklara,aşka,kendini geliştirmeye ve daha pek çoğuna dair.
Şimdi ise veda vakti. Buruk bir duygu bu hepiniz tahmin edebileceği gibi. Vedaları da sevmem aslında. Sulu gözlüdür vedalar. O yüzden bu haftayı da gözlerim dolu geçiriyorum elimde olmadan. Alışkanlıkları terk etmek zordur ya ben onları bırakıyorum şimdi. Yine de burada hayatıma giren, bana bir şeyler katan,yanımda olan bütün güzel insanlar iyisiyle kötüsüyle teşekkür ederim yaptıklarınız için.
Ben saçlarımda tatlı bir deniz kokusuyla ayrılıyorum buralardan. Kim bilir ne zaman geri dönerim bilmem.
Kendinize iyi bakın xx cansu

And i came to the end of my Milan story. I didn't realize how the time passed that fast. The first time i came here feels like years ago when i think. I don't know,probably it passed the fullest. I had a lot new friends, saved a lot of memories. I travelled,ate,drank as i can. All the time that i spent here i enjoyed it. More importantly, I learned a lot. About people, friendship, love, improve myself, and that many of them.
Now the time say to goodbye. All of you can imagine that it is sad. I don't like to say goodbye also. Hard to leave habits and now i have to leave them. But thank you for all lovely people in my life and the people who add something to me in here. 
I'm leaving here with a sweet scent of the sea on my hair.I don' know when i come back again. 

Take care ! xx cansu

15 Haziran 2013 Cumartesi

GEZI Park

Yeni başlayan bir blog için uzun sayılabilecek bir ara verdim farkındayım. Gezdim,gördüm,eğlendim gibi keyifli postlar hazırlayabilirdim ama elim gitmedi, çünkü ülkemde çok daha önemli olaylar yaşanıyor. Biraz uzun bir post ama olaylardan haberiniz yoksa lütfen sonuna kadar okuyun
I know, had long break for a newbie blog. I could done some post like i traveled,i saw, i had fun but i could't. Because there is much more important things happening in my country. This is a little long post but if you don't have any idea about what happening in İstanbul please read UNTIL THE END.

Bugün Gezi Parkı direnişinin 19.günü. 19 gündür insanlar polise, devlete karşı parklarını korumaya çalışıyorlar.
Today 19th day resist of Gezi Park. People trying to protect the park against the police and state

Herşey 28 Mayıs günü başladı. Taksim meydanındaki Gezi parkını yıkıp yerine Topçu Kışlası (avm,İş merkezi) yapılmak istenmesi ve kepçelerin ağaçları yıkmaya başlamasına karşı çıkan bir grup, parkta toplanıp kamp kurarak bunu protesto etmeye başladı. Silahsız ve korunmasızdılar. Fakat polis bu zararsız topluluğa biber gazı ve tomalarla saldırmaya başladı,çadırlarını yaktı. İşte olaylar bundan sonra patladı.

Everything started 28of May.The goverment wanted to destroy Gezi Park and built a shopping mall instead of it. However, there was a group who protest it, started to camp there.They were without arm and protect. But the police began to attact to this harmless group with tear gas and water.They lit their tents and then everyting bursted after this.

Acımasızca saldırdılar. Biber gazı yağmur gibi yağdı,durmadan. Polis saldırdıkça insanlar çoğaldı,destek arttı. Gezi gitgide kalabalıklaştı. Doğal olarak da direniş Taksim ve çevresine yayıldı.
They attacked mercilessly. Tear gas fell non-stop like rain. Police continued to attack, the people multiplied and support increased. Gezi was getting more and more crowded. Naturally, the resist has spread around the Taksim.


31 Mayıs sabahı kesinlikle özel ve unutulmaz oldu. Binlerce insan köprüleri aşarak Taksim'e doğru yürüyüşe geçti.
On the morning of May 31 was certainly special and memorable. Thousands of people marched to Taksim bridges beyond.

Gece olduğunda olayla daha da şiddetleniyordu. Saldırılar sertti. Gözaltılar ve dayak başladı. Evet hepsini genelleyemeyiz ama görev bırakan ve istisnai bir grup polis dışında, polis insan gibi davranmıyordu.
At night, events becoming more severe. Attacks were tough and started detention and beating. We can not generalize all but the police didn't act like a human.

En unutulmaz anlardan biri de taraftar grubu ÇARŞI'nın bir iş makinası çalarak polis ve tomaları kovalaması, insanları korumasıydı.
One of the most memorable moment was the famous football team fans "Çarşı"(which are fan of Beşiktaş) chased the police and protect people by stealing work machine.

Dayanışma,kardeşlik,yardımlaşma ortamı hakimdi ilk günden beri Taksim'de. Direniş devam ettikçe katlanarak arttı. Direnişçiler meydanı terk etmedi. Kamp kurup orada yaşamaya başladılar. Artık revirleri,kütüphaneleri, mini çadır blokları vardı ve orada herşey bedavaydı. Üstelik söylendiği gibi yakıp yıkmak bir yana her sabah meydanda toplu temizlik yapılıyordu.
Brotherhood, solidarity,working together since the first day was dominated environment in Taksim. Resist continues to increase exponentially. Resisters did not leave the square. They started live there to set up camp. And they have  infirmary, library and mini tent block. Also everything was free and every morning the prostestors were cleaning Taksim square.

Bu arada başbakan ve diğer devlet çalışanları sert açıklamalarına devam etti her gün. Başbakan bizi "çapulcu" ilan etti. Geri adım atılmadı,özür dilenmedi!
By the way prime minister and other government employees continued their hard statements every day. Prime minister called us "chapulcu" They didnt step back and even didn't apologize.

Medya ise başbakanın yanındaydı. Direnişle ilgili hiçbir şey haber yapmadı. Onun yerine saatlerce penguen belgeseli vermeyi tercih etti en önemli kanallar.
On the other hand media supported prime minister. Didn't do any news about Taksim instead of it they chose to publish penguin documentary for hours.
Daha sonra avukatlar yaka paça tutuklanmaya başladı. Direnişte zarar görenleri savundukları,haklarını arayıp dava açmak istedikleri, adliyede eylem yaptıkları için!
The lawyers started to arrest after days. Defend those who harm the resist, they want their rights to sue and they protest that at courthouse!

Son günlere gelirsek, İstanbul'da polis saldırıları biraz daha azalmış durumda ama açığı Ankara'ya, İzmir'e, Adana'ya, Mersin'e ve direnişe destek veren diğer şehirlere daha çok saldırarak kapatıyorlar. Şimdiden 4 ölü, sayısız yaralı var.
Vali'nin annelere seslenerek "çocuklarınızı meydandan alın" çağrısına uyan anneler çocuklarını korumak için meydana geldiler. Çocuklarının yaptığı gibi etten zincir oluşturdular polisle park arasında. Cesur kadınlarımız yine başroldeydi her zaman olduğu gibi. Yaş,sınır tanımaksızın...
As for the last days, police attacks is decreased a bit more in İstanbul but still continue in the other cities in Ankara,Mersin,Adana,İzmir. There are already 4 dead and lots of  injured people.
The governer said "dear mothers, please come and take your children home" and all mothers came indeed to the park but didnt pick up their children.They came to protect them. They stood hand in hand between police and their children. Our brave women were in still in the lead role, as always. Age and without limits ...
3 gündür parkın ortasına kurulan kuyruklu piyanoyu da unutmayalım. Akşam olduğunda insanlar çevresinde toplanıp hep bir ağızdan kardeşçe, barış içinde şarkılarını söylüyorlar. Müzik ruha iyi gelen, birleştirici bir şey gerçekten.
Don't forget the piano in the middle of the park for 3 days. In the evening, people gathered around the piano and singing songs in unison of peace.It is a prove of, music is good for the soul and make people get together.

İlk 1-2 gün endişelendim yaşananlara ama bu direnişi görünce ülkemle,insanımla gurur duydum. Orada olamamak içimi sıktı. Benimki bu seferlik uzaktan bakmak, uzaktan yorum yapmak oldu ama şimdilik elimden gelen bu. Her ülkeden yapılan destek gibi ben de Milano'dan destek verdim direnen çapulcularıma. Yalnız değilsin GEZİ! Diren sakın PES ETME! Hakkın ve hakkın olanı AL!
First 1-2 days i worried about what happened in my country but after saw this resist, i proud with my people and my country. It was killing me not to be there but all i can do was looking and commenting from afar.Like all the countries who support this resist, i also support it from Milano. You are not alone GEZİ !