12 Mayıs 2013 Pazar

Bologna..Bologna..

Havanın son derece güzel olduğu cumartesimi Bologna'da geçirmeye karar verdim ve kaptım makinamı düştüm yollara. Yıllardır merak ediyordum nasıl bir yer diye ama gidememiştim. O yüzden kısıtlı zamanımın kaldığı Milano'da merakları gidermenin tam zamanı :)

Yesterday i decided to spent my time in Bologna. Then took my camera and i was on the road again. I was wondering many years about this city but couldn't have a chance to go there. Now that's the time :)



Piazza Maggiore'ye ulaştığımda kalabalık olması normal geldi ama nedenini kısa süre sonra anladım. Daha önce bu kadar çok Lamborghini'yi hiç bir arada görmemiştim:) Meydan kapalı ve yüzlerce araç sergileniyordu ama bütün sokaklar da onlarla doluydu. Erkeklerin ilgisinden bahsetmiyorum bile...Gerçekten görülmeye değerdi.

When i came to Piazza Maggiore, the crowd was normal first but then i understood the reason behind that. I've never seen before hundreds of Lamborghini at the same time. All the streets were full of Lamborghinis. I'm not even talking about men's interest...
Arabalardan kendimizi koparabildikten sonra şehre yukardan bir bakış atmak için önemli yapılardan biri olan Torre Degli Asinelli'ye tırmanmaya karar verdik. Kaç yüz merdiven çıktım bilmiyorum ama tepeye ulaştığımda buna gerçekten değmişti ;)

After Lamborghinis we decided to go up the Torre Degli Asinelli. I don't know how many stairs i climbed but when i arrived the top, it was worth it ;)



Öğle yemeğine sıra geldiğinde tercihim tabiki bolonez soslu makarnaydı. Bologna'da meşhur olduğunu öğrenip denemeden dönmek olmaz dedim ama açıkçası İstanbul'da bile daha iyilerini yemiştim :P

When it was time for lunch, of course i prefered to eat pasta al ragu. I told myself that i should definitely try this well known pasta in Bologna but honestly i ate the better one in Istanbul -sorry- !


                                     
Tam bir turist modumda olduğumdan "Bologna'da bir Venedik" ortamınının görülmesini sağlayan o küçük pencereyi de aradım,buldum. Su görülen nadir yerlerden ama yine de şirin.

Of course i was such in a tourist mood and i was looking for the little window that the people feel like they are in venice and finally i found it. I think it is quite cute place.

Sonrasında bir kaç vintage butik gezmeye karar verip via S.Leonardo'ya doğru yola koyulduk. Bu butiklerin de iyi olduğunu söyleyemeyeceğim ama şehrin en şirin sokaklarından birine sahipti bence. Yolunuz düşer gitmeye karar verirseniz yol üstündeki Olivo'da (Piazza Aldrovandi 23) bir şeyler için mutlaka. Dışarısı çok şirin içerininse dekorasyonu başarılı. Ayrıca kokteylleri ve garsonlarına da hiç fena değil ;)

Then we decided to go some vintage shops in via S.Leonardo. I can't say any good things about this boutiques but i think was the cutest street in the city. If you decide to go there, have a drink in Olivo (Piazza Aldrovandi 23). Decoration, coctails and waiters were just perfect. You wont be regret  ;)
Son olarak meydanın açılmasıyla Neptün Çeşmesi'ne de ulaşabiliyoruz. Kendi halinde bir çeşme hatta yakın olmasa bile bana Floransa'da ki Neptün Çeşmesini çağrıştırmadı değil ama yinede güzel.

Finally we can reach the Neptun fountain. It hasn't got an speciality and actually it reminds me the fountain in Florence but it is nice anyway



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder